DOLAR 35,9924
EURO 37,2136
ALTIN 3359,655
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Düzce °C

Erol Solakgiller, Cüneytyemenicigiller ve Mehmetpazvantgiller için sihirli kelime “BÜYÜME”dir, büyüyelim de nasıl büyürsek büyüyelim

Erol Solakgiller, Cüneytyemenicigiller ve Mehmetpazvantgiller için sihirli kelime “BÜYÜME”dir, büyüyelim de nasıl büyürsek büyüyelim







13.01.2025
A+
A-
EROLSOLAKGİLLER, CÜNEYTYEMENİCİGİLLER, MEHMETPAZVANTGİLER ve “BÜYÜME”
Akçakoca OSB’nin kurulması ve inşasına girişilmesinde en mühim katkılar veren kişileri sayarken Erol Solak’ı birinci sıraya koymaya kimse itiraz etmez sanırım.
Halkın katılımı ve bilgilendirmesi toplantısına kendisini halkın bir parçası görmediğinden olsa gerek katılmayan Erol Solak bu konuda fikirlerini açıklamaya devam etmiş ve şöyle bir yorumda bulunmuş:
“Hendek’ten geçerken ne kadar büyüdüğünü görmüyor musunuz?
Erol Solakgiller, Cüneytyemenicigiller ve Mehmetpazvantgiller için sihirli kelime “BÜYÜME”dir, büyüyelim de nasıl büyürsek büyüyelim.
Burada büyümeyi çoğu zaman “kalkınma” ile eş anlamlı olarak kullanıldığının altını çizmek gerekir.
Kalkınma ise dengeli ve dengesiz olabilir ki, bu kısmı yukarıda ismini zikrettiğimiz çevreleri ilgilendiren bir husus değildir.
İlgilendikleri husus sadece bu kalkınmadan ne kadar pay alınabileceği hususudur.
Halbuki kalkınma uzun süreli bir yapısal bir değişme sorunudur, ileriye ya da geriye doğru olabilir.
İleriye ya da geriye doğru olması da bu çevreleri ilgilendirmez dedik ya asıl hedefleri mümkün olduğu kadar yaratılacak olan katma değerden pay alınabilmesidir.
Her “değişme” bir “ilerleme” ve “gelişme” değildir yukarıda saydığımız malum çevreler bunun aksini iddia ediyor olsalar da.
“İlerleme”, ileriye doğru bir değişimdir, eko-turizm bölgesi ilan edilmiş bir yerde tehlikeli atıkların her cinsini üreten bir ark ocağının kurulması ile ileriye dönük değil geriye dönük bir hamledir, dolayısı ile ilerleme değil gerilemedir.
“Gelişme” ise istikameti belli ileride olumlu içerikleri olan bir değişme tipidir. Burada “olumlu” kelimesinin halkın çoğunluğunun fayda sağladığı bir içeriği taşıdığını da hatırlatmış olalım.
İlerleme ve gelişme kavramları zaman içerisinde kalkınma kavramının içeriğini de değiştirmiş ancak bizim malum çevrelerimiz ya bundan habersizler ya da habersizmiş gibi davranıyorlar.
Erolsolakgillerin ve Cüneytyemenicigillerin bundan haberdar olmamasını normal karşılayabiliriz ama Mehmetpazvantgillerin bundan haberdar olmaması düşünülemez, ATSO başkanımızın işletme alanında yüksek lisansı var beni yanlış bilgilendirmedilerse.
Kalkınma kavramının içeriğinin 20. Yüzyılda sosyal-refah kavramı eşliğinde ortaya çıkmış 20. Yüzyılın son çeyreğinde ve 21. Yüzyılda ise “hayat kalitesi” ile ölçülmeye başlamıştır.
“Hayat kalitesi” kavramı ise nitelikli doğal, fiziksel, sosyal ve kültürel bir çevrenin varlığı ve kalitesi ile ilgilidir.
Dolayıyla Batı ülkelerinde kalkınma anlayışı insana zarar vererek geliştirilmesi gibi bir çarpıklık yerine yerini “insan odaklı” bir anlayışa terk etmiştir.
Erolsolakgiller ve diğer “gil”ler “insan odaklı” bir anlayışla ilgilenmek yerine yüzyıl öncesinin büyüme anlayışı ile hareket ederek Hendek’in çarpık büyümesini olumlu bir şey gibi anlatmayı marifet bilirler.
Mamafih aynı gayreti tarım, hassaten de fındık tarımının geliştirilmesi ve daha verimli hale getirilmesi hususunda göstermezler.
Çünkü fındık tarımından geçinemeyen insanlar da hayat kalitesine bakmaksızın bu çarpık kalkınma modeline baş eğme mecburiyetinde kalacaklardır.
Asgari ücretle çalışan insan sayısı ne kadar artarsa eşitsiz zenginleşme fırsatlarının çok fazla olacağının bilinciyle.
Bu sebeple Hendek gibi olmayı olumlu manada bir “gelişme” olarak gösterirler.
İşçi hakları, sendikalaşma, iş güvencesi, sağlık tedbirleri gibi hususlar eşitsiz zenginleşmeye mâni olacağından gündemlerine hiç girmez.
Bu sebeple radyasyon testi yapılan bir “ark ocağı” tesisinde işçilerin radyasyona maruz kalmaması için ya da kaldıktan sonra ne yapılacağına dair hiçbir tedbir alınmamasından da rahatsız olmazlar. (ÇED dosyasını dikkatle incelerseniz bu hususu fark edebilirsiniz.)
Hendek gibi olamamak eşitsiz zenginleşme fırsatlarının kaçırılmasıdır malum çevrelerimiz açısından; bu yüzden “ark ocağı” gibi “insan odaklı” olmayan tesislerin kurulmasını ve sayılarının sürekli artacak olmasını desteklemeleri de bir mecburiyettir
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Bolu Web Tasarım